Kapatmayın kalın perdelerinizi kalemime
kalın, tozlu, kurşuni perdelerinizi.
kat kat örtmeyin tüllerinizi yüzünüze
sadece siyahı gösteren tüller
ruhumun kasveti boğuyor sevinçleri
kaçıyor mutluluklar.
Geçici heveslerin peşinde
ömür tüketen bir zavallıya dönüştürüyor
hercailiğiniz.
yoruyor, alay ediyorsunuz.
kurallı kuralsız, saçma anlamlı
her haliyle sevilen
sevgili gibisiniz.
sizin karşınızda
nefret mi aşka gebe,
aşk mı nefrete köle?
şaşıyorum, tökezliyorum.
çekmeyin zincirlerini bu kadar,
elinizde tuttuğunuz prangalarımın
her yerde arıyorum bir kör gibi
baksam da göremiyorum.
sonra karanlığın en zifirinde
ansızın gelip uykumu aydınlatıyorsunuz.
bazende güneşimi karanlık aya kurban veriyorsunuz.
bulunca özgür
bulunca yeniden tutsak
bir zincirinizden kurtulmadan
binlercesini geçirmeyin sayfalarıma
grafit siyahı gibi sessiz,
belirsiz gülümsemeleriniz,
bir lütuf gibi
ağır bir yük omuzlarımda.
kağıdın beyazında boğsam hepinizi
kaçabilir miyim zindanınızdan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder