Ben dağların kızıyım
Sen bakma benim şehre inmek zorunda kaldığıma
Nerde bir düzlük görsem gözlerim arar dağların azametini
Azametli kuş kartalda bu yüzden yaşar dağlarda
Düz ovayı da gördüm yaşadım orada da
Amma gözlerim ufuklarda bir yükselti aradı hep
Dağların çevrelemediği bir diyarda
Savunmasız, korunaksız gibiyim sanki.
Yalnız geceleri değil gündüzleri de bekler dağlar başucunda.
Bir yere gitmezler
Hep aynı ululuklarıyla dururlar yerlerinde
Sen bakma şehirlerde paslandığıma.
Dağın havası sıkmaz beni seni sıktığı kadar.
Oranın insanın ciğerlerini yakan bir nefesini
değişmem ovanın bin nefesine
Şimdi merdivenleri çıkarken tıknefes kaldığıma da bakma
Sen beni çocukken görecektin
Senin uçurum deyip yanına yaklaşmaya korktuğun dağ yamaçlarında
Ben çiçek toplardım.
Lale ve nergislerin en kıymetlisi İstanbul'da
En zor bulunanı ise dağlarda
Dağın yüksekliğine alıştıysan bir kere
Hep daha yükseğe çıkmak istersin
Daha, daha yükseğe çıkmalıyım
En yüksekten bakmalıyım köyüme dersin
En yüksek yamaç hiç bitmez oysa
Birini aşınca daha yükseği çıkar karşına
Yorulduğumu hatırlamam ben dağa çıkınca
Hep beni çağırırlarmış gibi gelir ne zaman bir dağ görsem
Sanki orada olmalıymışım gibi gelir.
Gelemem dağlar
Gelemem derim.
Beni prangaladı kader Ovalara
Bahar dağlara da gelir hem.
Sadece lalesiyle değil
Her çeşit kokusuyla, rengiyle gelir hem de
Bir kayasının tepesinde adaçayının en lezzetlisini toplarken
Diğer kayanın oyuğundan kar yersiniz Haziran ayında
Sığınmasını bilirsen yuva olur dağ
Bilmezsen can alır.
Ürkütücüdür uzak tutar kendinden,
Ama sesine ses verir kayalar
Seslenmeyi bilirsem
En güzel türkülerde dert ortağı olurlar ozanlara
Kah delik delik delinirler
Kah Kalburla elenirler
Kimi aşığın sığınağı
Kimi Ferhatın Katili olurlar
Yinede sevadalıların kaçtığı yegane kaçış yeridir
Ben Dağların kızıydım bir zamanlar
Şimdi iyice uzaklaştım kekik kokulu dağlarımdan
Gürüldeyen çayından,
Lalesinden, Nergisinden
Sen bilmezsin dağ hasretini
Dağ havası koklamadıysan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder