Gecenin bir yarısı bir ses gibi böler uykumu kelimeler.Onlardan kurtulamam bir kağıda hapsetmedikçe. Hapsettiğim zaman onlarda özgür kalır bende özgür kalırım, bir sayfanın sonsuz beyazlığında. Sırra kadem basarlar bazen, öyle ya bir şair ya da ünlü bir yazar değilim nasılsa.Sonra bir küçük cümle bir paragraf olup çıkarlar karşıma ansızın .Yapışırlar yakama bırakmazlar, kaleme asılmazsam hemen.
Nazlıdırlar ham de. Hemen bir boş kağıda emanet etmezsem kaçıverirler, arkalarında derin bir pişmanlık bırakarak. Kıskanırlar başka işleri. Yine küserler, onlarla değil başka işlerle hemhal olunca. Bu yüzden çok kızarım bazen onlara. Bende onları kıskanırım. Neden hep en güzel hallerini büyük yazarlara saklıyorlar diye içlenirim bazen.Bazen berrak bir su gibi ılık ılık akarlar kalemimden; bazen de dikenli bir tel yumağı gibi tıkarlar beynimi.Her halükarda en süslü halleriyle çıkmazlar pek benim yoluma. yinede beklerim arayı açarlarsa.Özlerim sözcüklerin kelimelerin beni çektikleri büyülü dünyayı.
Kelimelere sevdalıyım ben. Bazen küssekte
biribirimize, kelimelerin yokluğunda zaman bir iç sıkıntısıdır bana.
Sözcükleri doğru olmayan bir şekilde dizersem yan yana mahşerde yakama yapışacaklarını da bilirim '' Neden hakkımızı veremedin'' diye. Bir günahın etrafında dolaşmak gibidir bu yüzden kelimeler. Hangi yöne sürükleyecekleri belli olmaz. Güvenirim yinede onlara. Pusulaları kalbimdir çünkü. Ona yol sormadan uğramazlar kalemime.
Bir kelimenin etrafında döner nihayetinde dünya.Yaratıcının Ol! emriyle oldu herşey.Ol emri de bir kelime.
Her şey tükendiğinde bana kelimeler kalsın sayfalarca.Kelime dolu harf dolu tılsımlı bir dünyada yaşamak, ama dille değil kalemle konuşarak.
Ne büyük düş.
Olmasa tatil yapacak, lüks araba alacak param. Olsa yaratıcının baktığı yerden parıldayan kelimelerim.Bana kelimeler, cümleler hediye edilse doğum günlerimde.
Okuma yazma, nene gerek dese biri, cevabım var elbet. Belki haklısın kardeşim, ama değersiz olsaydı kelam ve yazı Yüceler Yücesi 600 sayfalık bir mektup gönderir miydi tüm insanlığı kuşatan?
Doğru ya. Kaç sevgili bu kadar uzun bir mektup yazabilir aşığına. Bilmem nedendir bu istek. Nereden girer içine insanın. Yazdıkları boş olmamalı insanın doğru. Yinede tumamazsam kendimi bıraıkırım kelimelerin kucağına. Çünkü onlar beni en yakın dostumdan bile daha iyi anlar bazen. Bazende bir dosta hasret kalınca kelimelerle dertleşir sevdiklerimin özlemini gizlerim saçaklarına.
Kelimeler anne baba olur bazen, bazen de anne-babaya gönderilen bir nida...
Konuşmak değil okumak ve yazmak kalsın nasibime.Dilin yoktur kemiği, ama kelimeler nazenin bir bebek gibi de olsa etten kemiktendir. Hem öyle söz gibi uçup gitmezler havaya, terketmezler beni ben onları bir tavan arasına atmadıkça.
Ne olursa olsun kelimelerden bir merdivenle gökyüzüne tırmanabilir, bir şato kurabilir, sonra o şatodan kelimelerden oluşan bir kaydırakla tekrar yeryüzüne inebilirim.
Bize sonsuz ufuklar açan, anılarımızı unutmamamızı sağlayan kadim dostlarımız kelimeler...
Sadece benim değil herkesin kapısını çalar kelimeler.Yeterki davet edilsinler içeri...